Mustafa Armağan… Kendisi Zaman Gazetesi yazarlarındandır. Geçenlerde bir yazısını
okudum. Yazının başlığı: Abdülhamid’in Galatasaray’ı Dindarlaştırma Projesi. Yazıyı görmek için Tıkla.
Galatasaray Lisesi üzerinden memleketin nasıl daha Müslüman yapılabileceğini
anlatıyor, Abdülhamid’i Başbakan Erdoğan’a benzetiyor. Dindar nesil yetiştirime
iddiasıyla eğitim sistemimizde yaratılan tahribattan memnun olduğu görülüyor.
Hemen
belirteyim. Önce şunları söyleyeyim: Mustafa Armağancığım… Sana Atatürk Cumhuriyeti gerekmez. Sen kalk
İran'a git. Ya da şeriatla yönetilen başka bir ülkeye… Sen ancak baskıcı, şeriatçı, faşist ülkelerde
huzur bulursun. Yok gitmem, Türkiye'de şeriat isterim diyorsan, zor bulursun.
Soy
ismine bakınca Hediye değil, Armağan olduğunu görüyoruz. Belli ki dedelerin
Atatürk devrimlerinden, laik cumhuriyetten etkilenmiş. Atatürk’ün arzu ettiği
gibi Türkçe bir soy isim kabul etmişler. Birden bire padişah sevdalısı olup
çıkmanız gerçekten düşündürücü.
Yazmaya,
konuşmaya gelince mangalda kül bırakmıyorsunuz; tarih bilginiz arşa uzanıyor. Osmanlı’nın
milliyetçilikle bir işi yoktu. Bilime, bilimsel eğitime önem vermediği, zamanında
gerekli önlemleri almadığı için dağılmaktan kurtulamadı. Milliyetçilik
tartışmaları Osmanlı’nın son döneminde aydınlar arasında yapıldı. Bunları bir
tarafa bırakalım.
Başbakan
Erdoğan’ı Abdülhamid’e benzetmeniz çok yerinde olmuş. Başbakan’ın derdi de tıpkı
Abdülhamid’in derdi gibi dindar bir nesil yetiştirmek. Bu sözünüze şapka
çıkarmak lazım… Son derece yerinde bir tespitte bulunmuşsunuz. Biz söylesek
sizin çevreden bu çok tepki gösteren olurdu.
Biz
kimiz dersen, bendeniz Galatasaray
Lisesi öğrencilerinden Pedasalı
Artemis. Yeni kurduğunuz cumhuriyette kendimize böyle isimler bulmak
zorunda kaldık. İsimlerimizi saklamadan düşüncelerimizi ifade edemez olduk. En çok gazeteci tutuklayan ülkeler arasında
ilk sıraya yerleştik. Abdülhamid’in mübaşirleri vardı diyorsunuz ya, Erdoğan’ın
da var. Daha fazlasıyla var. Yeni kurulun savcıları, hâkimleri mübaşirleri
aratmıyor.
Soru
şu: Hangi çağda yaşıyoruz? Bir ülkenin kalkınması ile din eğitiminin ne
ilişkisi var? Yüz yıl sonra yine bu tartışmanın içine düştük ya helâm olsun
size. Kalkınma, bilimsel, laik, insan hak ve özgürlüklerine önem veren bir
eğitimle olur.
Sayın
Armağan da Başbakan gibi Türkiye’nin gelişmesini din eğitimiyle mümkün görüyor.
Ne kadar din eğitimi o kadar kalkınma, o kadar milli şuur… Prova size… Bunları
yazıp bir de para kazanıyorsunuz ya… Ne kadar alkışlasak azdır sizi.
Atatürk,
başbakana benzemez. Sayın yazar benzetse neresini benzetecek. Benzetecek bir
yan bulduğunu varsayalım. Bakalım Başbakan bu benzetmeden memnun olacak mı?
Atatürk, dini siyasete alet etmiyor. Camiye en sık gittiği dönem, kurtuluş mücadelesi
yılları. Ne için gidiyor? Müslümanları örgütlemek için. Oy devşirmek için
değil. Cami kürsüsünden halka sesleniyor: Ülkesi işgal altındaki bir halkın
Namazı kabul olmaz diyor.
Bu
gün Türkiye işgal altında mı? Yabancı sermaye Türkiye’yi işgal etti mi?
Güneydoğu illerinde, sınırda, savaş, içsavaş birbirine karıştı mı? Terör hızla
tırmandı mı? Son bir ayda ölenlerin sayısı 1000’e dayanmadı mı?
Uygulanan
Erdoğan politikanın adı; Türk halkını yabancı sermayeye uşak yapmak… Globalleşmeyle birlikte tüm dünyada zengin
daha zengin, yoksul daha yoksul hale geldi. Sermaye güçlendi, çalışanlar güç
kaybetti. Demokratik haklar, sosyal haklar kısıtlandı. Vahşi emperyalizm
sınırları açtı. Güçsüz ülkeleri yok etmek için yeni saldırı yöntemleri
geliştirdi. Tüm canlılar, bütün bir doğa emperyalizmin oyuncağı oldu. Denizler
kirlendi, ırmaklar kurudu.
Böyle
bir Başbakanın cami kürsülerine çıkıp yeni bir kurtuluş savaşı başlatması
mümkün müdür? Onun işi, camiler bombalanırken, çoluk çocuk binlerce sivil halk
ağır silahlarla imha edilirken, Obama ile el sıkışmak. Obama’nın elini nasıl sıkıyorum ama diye
öğünmek.
Atatürk,
tüm ezilen uluslara örnek olmuş bir liderdi. Hala mazlum milletlerin lideri
olmaya devam ediyor. Atatürk, güçlü olanın değil, haklı olanın yanındaydı.
Erdoğan kimlerle birlikte? Ülkeyi satanlarla kurtaranları nasıl aynı görüp
birbirine benzeteceksin. Tabi ki başbakanı Abdülhamid’e benzeteceksin.
Atatürk
eğlenilmesi gerekin yerde eğlenir; zeybek oynar, içki içer. Nerede ölünüp
nerede yaşanacağını bilir. Savaştan sonra hiçbir ülkenin ayağına gitmez.
Kimseye avuç açmaz. Savaşlardan yorgun düşmüş, yanmış, yıkılmış, yağmalanmış
bir ülkeyi ayağa kaldırır. 1980’den bu tarafa iş başına gelen iktidarların sata
sata bitiremediği fabrikaları, üretim tesislerini kurar.
Atatürk
yapıyor, diğerleri yıkıyor. Yıkanla, yapanı nasıl yan yana koyacaksın bu, buna
benziyor diyeceksin. Erdoğan,
padişahlığa özenen, bakanlarını biat kültürü ile yöneten bir başbakan olduğu
için bir padişahla karşılaştırılması normaldir. Sayın Armağan doğru söylüyor: Erdoğan’ın
dediği de Abdülhamid’in dediğinden farklı değil; ikisi de dindar bir nesil
yetiştirmekten yana. “Cumhuriyet Fikri hür, irfanı hür nesiller
ister,” diyecek değillerdi ya! Bunu en yüksek sesle yine Galatasaray Lisesi
söylüyor!
Sayın
yazar, Erdoğan’ı Abdülhamid’e benzetmekle kalmıyor. Büyük bir marifetten söz
eder gibi bir de o dönemindeki
baskılardan da söz ediyor. Galatasaray Lisesi (o zamanki adıyla Mekteb-i Şahane)
öğrencilerine nasıl zorla abdest aldırıp namaz kıldırıldığını anlatıyor. Abdülhamid Hazretleri eğitim sistemine “Mubassırlık”
diye bir kadro getirmiş. Nasıl bir kadro bu?
Hani İran'da ahlak zabıtası kadrosu var ya, öyle bir kadro. Mübaşirlerin görevi, öğrencileri dine uygun
davranıyorlar mı diye izlemek, abdest
almaya, mescide gitmeye, namaz kılmaya zorlamakmış. Galatasaray Lisesi öğrencileri bu durumdan pek
şikâyetçi olurmuş. Ne var ki şikâyetle bir yere varamamışlar. Adulhamid Han
hazretleri, bu şekilde yöntemlerle; zorla okutulan din dersleriyle Galatasaray
Lisesi’ni gayrimüslimlerden arındırmış.
4+4+4
uygulamasıyla tüm okullarımızda din dersleri artırıldığına, dindar nesil
yetiştirmek için düğmeye basıldığına göre belli ki 2012 Türkiye’sinde sıra mübaşirlere
geldi. Bakalım Erdoğan’ın mübaşirlerinin ömrü ne kadar olacak? Bu ülke çok
mübaşir gördü. Çok Abdülhamitler gördü. Son Abdülhamid de geldiği gibi
gidecektir merak etmeyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder