Geçtiğimiz eğitim öğretim yılında 5 bin 727
öğrenci velisi çocuğunu Galatasaray İlköğretim Okulu'na yazılmak için sıraya
girdi. Sıraya girmek için bankaya 500 Lira yatırılması gerektiği belirtiliyor.
Bu kadar öğrenci arasından kura ile 50 öğrenci alınacak. Kuradan sonra, binlerce veli üzüntü içinde
evine döndü. Neden? Türkiye’de başka okul mu yok? Nedir Galatasaray Lisesi’ne
olan bu ilgi?
Kura çekilişi, velilerin gözleri önünde
noter huzurunda yapılıyor. Burası önemli. 50 öğrencinin nasıl seçildiği
gerçekten çok önemli. Binlerce insanı sıraya sokan şey, kurada hile
olmayacağını bilmeleri, buna yürekten inanmaları. Torpil olsa, 50 kişilik
kontenjana diyelim 500 kişi başvursun. Başvuru o kadar çok ki, bunca insanın
neden sıraya girdiğini anlamak zorundayız. Bu 5 bin 727 kişinin oluşturduğu
sıradan çıkarmamız gereken çok ders var. Hangi okulun kapısına bu kadar öğrenci
yığılıyor?
Galatasaray Lisesi önünde oluşan bu kuyruk,
torpille iş yürüten birçok çevreye örnek olmalı. Sıraya girenler, maddi olanağı
iyi olan veliler. Bu ülkede hep tanık olduk: Paranız varsa siyasi çevreniz de
vardır. Siyasi çevreleri olsa da 5.727 veli, torpile başvurulamayacağını
biliyordu. Başbakan’a kadar gidip torpil talebinde bulunanlar çıkabilirdi. Ama
yapmadılar, yapamazlar; çünkü böyle bir yol yoktur. Herkes bilir ki,
Galatasaray Eğitim Kurumları torpille öğrenci almaz. Başbakan da olsa bunu
yapmaz. Kimden gelirse gelsin torpil talebi geri çevrilir. Kalite bunu
gerektirir. Bunu yapamayan kurumlarda kalite olmaz. Kalite, doğru ilkelerden
taviz vermemekle mümkündür.
Galatasaray İlköğretim Okulu bir cemaatin
elinde olsaydı, öncelikle kendi cemaatinden öğrenci almayı tercih ederdi. Bunu
yapan okul çok… Bu okullar önce şunu
sorar: Kimsin? Hangi dindensin, hangi millettensin, hangi partidensin? Bizden
olmayana ne okul var nede iş. Bizden olsun da isterse çamurdan olsun. Bu
insanlar işi yapamayana, kılıcı kuşanamayana vererek Osmanlı’nın yıkılmasına
neden oldular. Aynı şeye bu gün de devam ediyorlar.
Galatasaray Eğitim Kurumları cemaat
kurumları olmadığı için kimseye bir şey sormaz. Galatasaray okuluna her dinden,
her milletten, insan başvuru yapabiliyor. Başbakan’ın oğlu da gelse kuraya
katılmak zorundadır. Eskiden beri böyle… Ta Osmanlıdan beri Galatasaray
Lisesi’nde her milletten öğrenci eğitim görür. Paralı eğitime gelince…
Galatasaray Okullarında okumak para gerektiriyor. Veliler, verilen eğitimin
kalitesine inandığından istenen parayı ödüyor. Herkesin bu kadar parası
olmadığı konusu, başka tartışmaları gerektirir.
Soru: Halkın bu kadar teveccühünü kazanmış
bir okul neden mason yetiştirmekle suçlanıyor? Temel neden bilgisizlik… Bütün
zenginler; özellikle gayrimüslimse bizim ülkemizde mason olur. Çevresi olan
siyasetçilerin mason olduğu dile getirilir. Mason olmak suç mudur? Masonluk bir
zenginler kulübüyse varsın olsun. Zenginler de kendi çıkarlarını korumak
isteyebilirler. Dünyanın bütün zenginleri yoksullardan daha örgütlüdür. Dünyayı
şirketlerin yönettiğini biliyoruz. Bu başka bir konu…
İşçilerin de güçlü örgütleri olmalı.
Memurlar da, tüm çalışanlar güçlü örgütlere sahip olmalı. Bunu sonuna kadar savunmak zorundayız. Demokrasi
bunu gerektirir. Bunun önündeki engel zenginlerse o zaman daha iyi mücadele
vermeliyiz. Halkın doğru eğitilmesini talep etmeliyiz. Dini eğitimden yana
değil, bilimsel eğitimden yana olmalıyız. Zenginlerin tüm dünyayı yönetmesine
nasıl izin verildiyse bunun önüne geçmeliyiz. Dünyayı, bütün halklar el
birliğiyle yönetmeli. O zaman, halk, oyuna sahip çıksın, zenginin arkasında
duran iktidarlara oy vermesinler. Demek ki dünya da zenginlerin tek söz sahibi
olmadığı demokrasilere ihtiyacı var. Ayrıca mason yetiştirmek için Galatasaray
okullarına gerek yok. Her okuldan mason çıkar, bilim adamı çıkar, artist de
çıkabilir, yıkıcı, bölücü de çıkabilir.
Sormamız gereken soru şudur: Çekilen kurada,
binlerce öğrenci arasından 50 öğrenciyi seçerken şu çocuk mason aileden gelir,
şu çocuk gelmez diye bir ayırım yapıldı mı? Yamalmadığından herkes emin. Emin olmasa o sıraya girmez, bankaya onca
parayı yatırmaz. Kura çekimi halkın gözleri önünde, noter huzurunda yapıldı.
Herkes çıkan sonuca razı oldu.
Bu gün ülkemizde kaç kurum var halkın güven
duyduğu? ÖSYM’den tutun, KPSS’ye kadar
bütün sınavlara şaibe karıştı. Sözde hilesiz sınavlarla binlerce insan kandırılıyor.
Galatasaray Okullarını yönetenler, öğrenci alımından, öğrencinin eğitimine kadar
tüm alanlarda bilimsel metotlarla iş yaptıklarından, Galatasaray Okullarını
sürekli geliştiriyorlar, toplumsal saygınlığını artırıyorlar.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın çıkarması
gereken ders: Eğitimde kalite olsun istiyorsanız, önce tespit edilmiş
ilkeleriniz olacak. Bu ilkelerden taviz vermeyeceksiniz. Tüm okullarda dini
eğitim diye tutturmayacaksınız. Kimin ne dinden olduğuna karışmayacaksınız.
İnsanları inançlarında, dini eğitimlerinde rahat bırakacaksınız. İsteyen aile
çocuğuna istediği dini eğitimi aldırsın ya da aldırmasın karışmayacaksınız. Okulların
görevi dindar nesiller yetiştirmek değildir. Eğitimin temel amacı fikri hür,
vicdanı hür nesiller yetiştirmektir. Ancak böyle olursanız ülkeyi
kalkındırabilir, huzur ortamı yaratabilirsiniz.
Galatasaray Okulları’nın amacı dindar
nesiller; dindar bilim adamları, dindar öğretmenler, dindar doktorlar, dindar
hemşireler yetiştirmek değildir. Tek amaç, bilimsel düşünebilen nesiller
yetiştirmektir. Kimi hatırlatıyor bu size? Atatürk’ü. Tüm çağdaş milletlerin
yapmaya çalıştığı budur. Temel bir din bilgisi kültürü eğitiminden sonra
isteyen istediği dine inanır. Ya da inançsız olarak hayatını sürdürür. Din
demek ahlak demek değildir. Ahlakla dini birbirinden ayırmak gerekir. Bunu
yapabilen kurumlar, halkın beğenisini kazanır, yapamayanlar halktan uzaklaşır.
Ne yazık ki dar gelirli milyonlarca ailenin
devlet okuluna gitmekten başka şansı yok. Ülkeler, bilimsel eğitimle gelişir.
Dini eğitim ülkeleri geri bırakır. Devlet okullarının amacı yoksulları geri
bırakmaktır. Bilimsel eğitim almayan beyinler körelir. Din eğitimi kitleleri
düşünemez hale gelir. Devletin isteği insanların düşünememesidir. Düşünemeyen
kitleleri yönetmek kolaydır. Düşünemeyen kitleler hak aramaz, hak aramayı öbür
dünyaya bırakır. Bu nedenledir ki, devlet tüm okulları Galatasaray Lisesi gibi
yapmayacaktır. Buna güçleri yetse de yapmazlar. Köy Enstitüleri deneyiminden
nasıl yararlanmadılarsa, Galatasaray Lisesi deneyiminden de yararlanmazlar.
yahu galatasary uzaya çıkan adam mı çıkardı sizn bilim adamlığınız batının itediği bir noktaya kadar ondan öte geçemezsiniz
YanıtlaSilUzaya insan göndermiyor (adam değil) ama (TDK)ana dilini (anadil DD) doğru öğrenen ve kullanan, yazım kurallarını bilen ve meramını anlatmayı becerebilen insanlar yetiştiriyor. Bilimi Batı ve Doğu (Batı sözcüğünü uygarlık anlamında kullandığın için iki sözcüğü de büyük harf ile yazdım. Şaşırıp da her zaman bu şekilde yazılır sanma sakın) olarak ayırmayacak kadar akıllı, zeka katsayısı (IQ) senin örneğinde görüldüğü gibi 80 dolaylarında, debil denen eğitilebilir geri zekalılığın alt sınırında olmayan insanların eğitim ve öğretim süreçleri sonunda, özel niteliklerle donanmış insanlara dönüştüğü bir yerdir Galatasaray Lisesi.
SilAtalay filiz size yeter koçum
Sil