28 Eylül 2012 Cuma

GALATASARAY LİSESİ DENEYİMİ


Geçtiğimiz eğitim öğretim yılında 5 bin 727 öğrenci velisi çocuğunu Galatasaray İlköğretim Okulu'na yazılmak için sıraya girdi. Sıraya girmek için bankaya 500 Lira yatırılması gerektiği belirtiliyor. Bu kadar öğrenci arasından kura ile 50 öğrenci alınacak.  Kuradan sonra, binlerce veli üzüntü içinde evine döndü. Neden? Türkiye’de başka okul mu yok? Nedir Galatasaray Lisesi’ne olan bu ilgi?
Kura çekilişi, velilerin gözleri önünde noter huzurunda yapılıyor. Burası önemli. 50 öğrencinin nasıl seçildiği gerçekten çok önemli. Binlerce insanı sıraya sokan şey, kurada hile olmayacağını bilmeleri, buna yürekten inanmaları. Torpil olsa, 50 kişilik kontenjana diyelim 500 kişi başvursun. Başvuru o kadar çok ki, bunca insanın neden sıraya girdiğini anlamak zorundayız. Bu 5 bin 727 kişinin oluşturduğu sıradan çıkarmamız gereken çok ders var. Hangi okulun kapısına bu kadar öğrenci yığılıyor?
Galatasaray Lisesi önünde oluşan bu kuyruk, torpille iş yürüten birçok çevreye örnek olmalı. Sıraya girenler, maddi olanağı iyi olan veliler. Bu ülkede hep tanık olduk: Paranız varsa siyasi çevreniz de vardır. Siyasi çevreleri olsa da 5.727 veli, torpile başvurulamayacağını biliyordu. Başbakan’a kadar gidip torpil talebinde bulunanlar çıkabilirdi. Ama yapmadılar, yapamazlar; çünkü böyle bir yol yoktur. Herkes bilir ki, Galatasaray Eğitim Kurumları torpille öğrenci almaz. Başbakan da olsa bunu yapmaz. Kimden gelirse gelsin torpil talebi geri çevrilir. Kalite bunu gerektirir. Bunu yapamayan kurumlarda kalite olmaz. Kalite, doğru ilkelerden taviz vermemekle mümkündür.
Galatasaray İlköğretim Okulu bir cemaatin elinde olsaydı, öncelikle kendi cemaatinden öğrenci almayı tercih ederdi. Bunu yapan okul çok…  Bu okullar önce şunu sorar: Kimsin? Hangi dindensin, hangi millettensin, hangi partidensin? Bizden olmayana ne okul var nede iş. Bizden olsun da isterse çamurdan olsun. Bu insanlar işi yapamayana, kılıcı kuşanamayana vererek Osmanlı’nın yıkılmasına neden oldular. Aynı şeye bu gün de devam ediyorlar.
Galatasaray Eğitim Kurumları cemaat kurumları olmadığı için kimseye bir şey sormaz. Galatasaray okuluna her dinden, her milletten, insan başvuru yapabiliyor. Başbakan’ın oğlu da gelse kuraya katılmak zorundadır. Eskiden beri böyle… Ta Osmanlıdan beri Galatasaray Lisesi’nde her milletten öğrenci eğitim görür. Paralı eğitime gelince… Galatasaray Okullarında okumak para gerektiriyor. Veliler, verilen eğitimin kalitesine inandığından istenen parayı ödüyor. Herkesin bu kadar parası olmadığı konusu, başka tartışmaları gerektirir.
Soru: Halkın bu kadar teveccühünü kazanmış bir okul neden mason yetiştirmekle suçlanıyor? Temel neden bilgisizlik… Bütün zenginler; özellikle gayrimüslimse bizim ülkemizde mason olur. Çevresi olan siyasetçilerin mason olduğu dile getirilir. Mason olmak suç mudur? Masonluk bir zenginler kulübüyse varsın olsun. Zenginler de kendi çıkarlarını korumak isteyebilirler. Dünyanın bütün zenginleri yoksullardan daha örgütlüdür. Dünyayı şirketlerin yönettiğini biliyoruz. Bu başka bir konu…
İşçilerin de güçlü örgütleri olmalı. Memurlar da, tüm çalışanlar güçlü örgütlere sahip olmalı.  Bunu sonuna kadar savunmak zorundayız. Demokrasi bunu gerektirir. Bunun önündeki engel zenginlerse o zaman daha iyi mücadele vermeliyiz. Halkın doğru eğitilmesini talep etmeliyiz. Dini eğitimden yana değil, bilimsel eğitimden yana olmalıyız. Zenginlerin tüm dünyayı yönetmesine nasıl izin verildiyse bunun önüne geçmeliyiz. Dünyayı, bütün halklar el birliğiyle yönetmeli. O zaman, halk, oyuna sahip çıksın, zenginin arkasında duran iktidarlara oy vermesinler. Demek ki dünya da zenginlerin tek söz sahibi olmadığı demokrasilere ihtiyacı var. Ayrıca mason yetiştirmek için Galatasaray okullarına gerek yok. Her okuldan mason çıkar, bilim adamı çıkar, artist de çıkabilir, yıkıcı, bölücü de çıkabilir.
Sormamız gereken soru şudur:  Çekilen kurada, binlerce öğrenci arasından 50 öğrenciyi seçerken şu çocuk mason aileden gelir, şu çocuk gelmez diye bir ayırım yapıldı mı? Yamalmadığından herkes emin.  Emin olmasa o sıraya girmez, bankaya onca parayı yatırmaz. Kura çekimi halkın gözleri önünde, noter huzurunda yapıldı. Herkes çıkan sonuca razı oldu.
Bu gün ülkemizde kaç kurum var halkın güven duyduğu?  ÖSYM’den tutun, KPSS’ye kadar bütün sınavlara şaibe karıştı. Sözde hilesiz sınavlarla binlerce insan kandırılıyor. Galatasaray Okullarını yönetenler, öğrenci alımından, öğrencinin eğitimine kadar tüm alanlarda bilimsel metotlarla iş yaptıklarından, Galatasaray Okullarını sürekli geliştiriyorlar, toplumsal saygınlığını artırıyorlar.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın çıkarması gereken ders: Eğitimde kalite olsun istiyorsanız, önce tespit edilmiş ilkeleriniz olacak. Bu ilkelerden taviz vermeyeceksiniz. Tüm okullarda dini eğitim diye tutturmayacaksınız. Kimin ne dinden olduğuna karışmayacaksınız. İnsanları inançlarında, dini eğitimlerinde rahat bırakacaksınız. İsteyen aile çocuğuna istediği dini eğitimi aldırsın ya da aldırmasın karışmayacaksınız. Okulların görevi dindar nesiller yetiştirmek değildir. Eğitimin temel amacı fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmektir. Ancak böyle olursanız ülkeyi kalkındırabilir, huzur ortamı yaratabilirsiniz.
Galatasaray Okulları’nın amacı dindar nesiller; dindar bilim adamları, dindar öğretmenler, dindar doktorlar, dindar hemşireler yetiştirmek değildir. Tek amaç, bilimsel düşünebilen nesiller yetiştirmektir. Kimi hatırlatıyor bu size? Atatürk’ü. Tüm çağdaş milletlerin yapmaya çalıştığı budur. Temel bir din bilgisi kültürü eğitiminden sonra isteyen istediği dine inanır. Ya da inançsız olarak hayatını sürdürür. Din demek ahlak demek değildir. Ahlakla dini birbirinden ayırmak gerekir. Bunu yapabilen kurumlar, halkın beğenisini kazanır, yapamayanlar halktan uzaklaşır.
Ne yazık ki dar gelirli milyonlarca ailenin devlet okuluna gitmekten başka şansı yok. Ülkeler, bilimsel eğitimle gelişir. Dini eğitim ülkeleri geri bırakır. Devlet okullarının amacı yoksulları geri bırakmaktır. Bilimsel eğitim almayan beyinler körelir. Din eğitimi kitleleri düşünemez hale gelir. Devletin isteği insanların düşünememesidir. Düşünemeyen kitleleri yönetmek kolaydır. Düşünemeyen kitleler hak aramaz, hak aramayı öbür dünyaya bırakır. Bu nedenledir ki, devlet tüm okulları Galatasaray Lisesi gibi yapmayacaktır. Buna güçleri yetse de yapmazlar. Köy Enstitüleri deneyiminden nasıl yararlanmadılarsa, Galatasaray Lisesi deneyiminden de yararlanmazlar.

3 yorum:

  1. yahu galatasary uzaya çıkan adam mı çıkardı sizn bilim adamlığınız batının itediği bir noktaya kadar ondan öte geçemezsiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzaya insan göndermiyor (adam değil) ama (TDK)ana dilini (anadil DD) doğru öğrenen ve kullanan, yazım kurallarını bilen ve meramını anlatmayı becerebilen insanlar yetiştiriyor. Bilimi Batı ve Doğu (Batı sözcüğünü uygarlık anlamında kullandığın için iki sözcüğü de büyük harf ile yazdım. Şaşırıp da her zaman bu şekilde yazılır sanma sakın) olarak ayırmayacak kadar akıllı, zeka katsayısı (IQ) senin örneğinde görüldüğü gibi 80 dolaylarında, debil denen eğitilebilir geri zekalılığın alt sınırında olmayan insanların eğitim ve öğretim süreçleri sonunda, özel niteliklerle donanmış insanlara dönüştüğü bir yerdir Galatasaray Lisesi.

      Sil
    2. Atalay filiz size yeter koçum

      Sil