28 Eylül 2012 Cuma

ÇOK KÜLTÜRLÜ BİR LİSE: GALATASARAY LİSESİ


Komşunun kedisi Kartopu, bahçede bulduğu küçük bir fareyle oynuyor.
Video’da bir konuşmacı anlatıyor:
“Türkleşmekten ne anladığımız çok önemli... Osmanlı zamanında Galatasaray Lisesi her milletten öğrenciye açıktı. Bu gün de öyle.  Osmanlı çok kültürlü bir devlet. Galatasaray Lisesi de çok kültürlü bir okul. Osmanlı’dan bu güne fazla bir şey değişmedi. Temel aynı kaldı. Galatasaray Lisesi’nin çevresinde bir kültür mozaiği oluşmuş durumda.  Hiç bir lise bu kadar Osmanlı, Türk, Fransız, İtalyan, Ermeni, Yahudi; kısaca çok uluslu değil. Her milletten öğretmen, öğrenci bu liseye ruh verdi. Bu ruh Liseyi başka liselerden faklı kıldı.”
Kartopu, fareyi bıraktı. Yemeyeceğini biliyordum.
Videodaki konuşmayı dinlemeye devam ediyorum.
“Başka ülkeler tarafından açılan liselere, yabancı okullar diyebiliriz. Bunların bir kısmı Osmanlı zamanında açıldı. Kurtuluş savaşı yıllarında kapatılmaları düşünüldü. Lozan anlaşmasıyla kapatılmalarına izin verilmedi.
Hangi lisenin tarihi 1480’li yıllara kadar uzanır. Tek örnek Galatasaray Lisesi’dir. Hiçbir lisenin geçmişi Galatasaray Lisesi’nin geçmişi kadar eski değil. Denir ki, Galatasaray Lisesi’nin de içinde olduğu, Robert Koleji gibi birçok okul Osmanlı’yı parçalamak için açılmıştır. Avrupalılar eğitim yoluyla Osmanlıyı dağıtılmak istenmiştir. Yabancı okulların yetiştirdiği Osmanlı aydınları sonunda Osmanlı Ülkesi’nin parçalanmasına neden olmuştur.
Her devlet şunu bilir: Güçlü olan devletler politikalarını uygularken öncelikli olarak kendi çıkarlarını düşünür. Çıkar savaşında kimin ayakta kalıp kimin kalmayacağına aldırmazlar. Eğitim yoluyla Osmanlı ülkesini yıkmak mümkünse o yolu da denerler. Bu yol savaşmaktan, kan dökerek ele geçirmekten her açıdan daha iyidir.
Düşünün…  Şu anda o kadar çok ülke var ki Amerika’yı yıkmak isteyen. Gelin Amerika’yı yıkalım, üstelik eğitim yoluyla yapalım bunu.  Silahı bir tarafa bırakalım. Zaten yeterli silahımız yok. Gidin Amerika’ya okul açın. Kolaysa gidin yapın bunu, bu politikayı hayata geçirin. Bu satranç oyununda Amerika’yı yenmek mümkün müdür? Osmanlı yenildiyse, sürekli yenenleri suçlamanın anlamı yok. Yenilgilerden hala ders almamışsak bu bizim sorunumuzdur.
Galatasaray Lisesi’nin statüsü yabancı okullardan farklı. Osmanlıyı yıkan şeyin yabancı okullar olduğunu öne sürmek aşırı yorum olur. Bu okullar aydın yetiştirdi, Osmanlı İmparatorluğu yıkıldı anlayışı basit bir yaklaşım. Osmanlı’nın yıkılışı, Osmanlı’nın yetiştirdiği, askeri okullarda yetiştirdiği subaylar yoluyla oldu. Atatürk Galata Lisesi mezunu değildi.
Güçlü devlet, akıllı devlet, bilime, sanata, insan hak ve özgürlüklerine önem veren devlettir. Osmanlı devleti bunu yapmıyordu. İkinci Abdülhamid bu günkü iktidar gibi Osmanlı’yı dindarlaştırmak için çaba sarf ediyordu. Düşünmek, yazmak, sanatla uğraşmak suçtu.  Milliyetçilik yapmayan, her ulusu bağrına bazen, herkesi vatandaşlık temelinde eşit tutan, bilimsel eğitime önem veren ülkeler güçlü ülkelerdir. Özgür beyinlerin olduğu yerde hem bilim, hem sanat gelişir. Bilimin geliştiği yerde zenginlik olur. Sanatın geliştiği yerde incelik olur, kabalık barınamaz. Yasalar, insan hak ve özgürlüklerine daha uygun hale getirilir. Kısaca güçlü bir devlet, bilimsel eğitim veren okulların açılmasına öncülük eder, okul açmakla yıkılmaz. Devletleri yıkan şey, bilim dışı, çağ dışı eğitime yönelmeleridir. Her çözümü Allaha havale eden, demokrasiden, bilimden, sanattan uzaklaşan ülkelerin gelişme şansı yoktur.”
Kedi, tekrar bahçeye iddi. Fare baygın gibi. Belki de korkudan bayıldı. Bizimki kuyruğundan tutmuş sürüklüyor.
Videodaki konuşmacı anlatmaya devam ediyor.
“Tekrar ediyorum…  Osmanlı’nın yıkılmasında Galatasaray Sultanisi’nin bir etkisi olmamıştır. Etkisi vardır diyen yabancı düşmanlığı yapan, çok kültürlü yaşama alışkanlığını içselleştiremeyen, demokrasi dışı, bağnaz, tutucu kimselerdir. Bilime, sanata önem vermeyen ülkeler eninde sonunda yok olacaktır. Korkarım, Türkiye bu anlamda yeniden zor bir döneme girdi. Sanatı, bilimi hiçe sayan bir iktidar iş başına geldi. Üniversiteler suskun, bilim insanları ülke sorunları hakkında görüşlerini açıklamaktan çekiliyor. Hukuk katledilirken bütün hukuk fakülteleri buna sessiz kalabiliyor. Hukuk öğrencileri, öğretmenleriyle birlikte, halkı da yanlarına alarak eylem düzenleyemiyor, demokratik tepkilerini ortaya koyamıyorlar. Sanatçılarla hükümet kavga halinde… Bu tür kavgalarda her zaman kaybeden iktidarlar olmuştur. Cahillerin en kötü tarafı cahil olduklarını bilmemeleridir. Bu hükümetle Türkiye yokuş aşağı frensiz yuvarlanıyor. PKK sorununda demokratikleşme yolunu değil, müzakere yolu tercih ediliyor. Türkiye’nin sorunu çağdaş demokrasi sorunudur. Demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin en iyi şekilde korunduğu, devletin tüm dinlere eşit mesafede durduğu, herkesin kendi kültüründe özgürce yaşayabildiği ülkelerde terör örgütleri barınamaz. Türkiye’nin bunu görecek bir başbakana ihtiyacı var. Başbakan Erdoğan’da Galatasaray Lisesi mezunu değil. O yüzden padişah olmaya hevesleniyor. Din eğitimi alanların terörist olmayacağından dem vuruyor. Ortadoğu’daki vahşeti görüyoruz. Sivas’ta onlarca insanı diri diri yakanların çoğu İmam Hatip Lisesi mezunudur.
Galatasaray Lisesi Mezunları ile İmam Hatip Lisesi Mezunlarını karşılaştıralım. Hangisi aydın nesil yetiştiriyor. Türkiye’ye zarar verenler kimler iyi görelim. Yalnız Türkiye’ye değil, bu insanlar tüm dünyaya zarar veriyor.
Türkiye nasıl kurtulur diye sorarsanız şunu söylemek isterim: Türkiye’nin nasıl kurtulacağı biliniyor. Türk halka bunun farkında.  Ağzından Allah adını düşürmeyenler, din sömürüsü ile iktidara gelenler Amerika’nın uşağı oldu. Her şey açık değil mi? Türkiye’yi, Ortadoğu’yu kasıp kavuranlar, ülkelerine demokrasiyi çok gören aşiret reisleridir. Ya da aşiret reisi gibi davranan parti başkanlarıdır. Bu reisler Amerika ile işbirliği halinde. Galatasaray Lisesi hiçbir zaman işbirlikçi yetiştirmez. Lisenin temel görevi, fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmektir.”
Kedi, fareyi bıraktı. Akşam güneşi batmak üzere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder